Guardian küme şefi Anna Bateson ve gazetenin genel yayın direktörü Katharine Viner, işçiye yönelik bir güncellemede, aralık ayında gerçekleşen taarruzun “son derece karmaşık” olduğunu ve Birleşik Krallık çalışanlarının şahsî bilgilerine eriştiğini söyledi. Bilgilerin çevrimiçi olarak ifşa edildiğine yahut davetsiz konukların okuyucular yahut Birleşik Krallık dışındaki sürümler için dataları ihlal ettiğine dair ise şimdilik hiçbir ispat yok.
Bateson ve Viner, bunun “suçlu” bir fidye yazılımı saldırısı olduğunu ve faillerin The Guardian’ı bir medya kuruluşu olarak gaye almadıklarını söylüyor. Gazete hem polisi hem de Birleşik Krallık Bilgi Komiserliği Ofisi’ni uyardı. Şüpheliler ise şimdi tespit edilemedi.
The Guardian, fidye yazılımı taarruzlarının ferdî dataları tehlikeye attığını söylüyor
Siber taarruzun sonuçları ise vakitle daha da berbatlaştı. The Guardian birtakım hayati sistemlerin iki hafta içinde geri dönmesini beklerken, çalışanlar şubat başına kadar ofise dönemeyecek. Gazete bunun BT grubuna altyapıyı eski haline getirmek için daha fazla vakit vereceğini söylüyor. Atağın gerçekleştiği 20 Aralık’tan bu yana işçi büyük oranda konuttan çalışıyor, lakin başlangıçta sadece akının gerçekleştiği haftanın geri kalanında ofisten uzak kalmaları gerektiği söylenmişti.
Şirket, o vakitten bu yana geçen haftalarda çevrimiçi ve basılı yayınlarını yayınlamaya devam etti. Öyle olsa bile bu basın için yakın geçmişteki en önemli çevrimiçi güvenlik olaylarından biri. Fast Company, geçen sonbaharın başlarında sekiz gün boyunca çevrimdışıyken, New York Post haftalar sonra haydut bir çalışanın tuzağına düştü. The Guardian da üç haftayı aşkın bir müddet sonra hala fidye yazılımının sonuçlarıyla uğraşıyor ve bir müddet daha olağana dönmeyecek.
