Öncelikle The Outer Worlds, eski Fallout geliştiricileri tarafından hazırlanan, bilhassa de Fallout 76’nın başarısız çıkışından sonra parlayan bir rol yapma oyunu (RPG). 25 Ekim 2019’da piyasaya çıkacak oyunun E3’te kısa bir oynanışını gördük ve bunun üzerine oluşan birinci izlenimlerimizi sizinle paylaşmak istedik.
Öncelikle oyun başlar başlamaz birinci dikkatimizi çeken şey grafikler oldu. Oyun bugüne kadar gördüğümüz en uygun grafiklere sahip oyunlardan biri. Öbür bir gezegende geçen oyun, No Man’s Sky’ın birinci görüntülerinde gördüğümüz dünyaların mükemmelleştirilmiş hali adeta. Fark ne derseniz bu oyunun bunu hakikaten sunuyor olması. No Man’s Sky da artık sunuyor, hakkını yemeyelim, yalnızca bunu hayli bir gecikme ile sunabildi lakin.
The Outer Worlds’te bizi terraform edilmiş bir gezegen bekliyor. Ogame oynayanlar ya da biraz bilimle haşır neşir olanlar bu tabire aşinadır. Bilmeyenler için ise bunu bir gezegeni yine şekillendirip yaşama uygun hale getirme süreci olarak tanımlayabiliriz. Her ne kadar bu süreç bilim kurgu üzere gözükse de yakın vakitte Mars’a uyguladığımızı görebilirsiniz.
Terraforming riskli bir süreçtir yalnız. Nasıl terraform edeceğini güzel seçmen gerek… Efendim burada da gezegenimiz terraform edilirken “ufak” bir sorun oluyor ve gezegendeki hayvanlar oldukça bir saldırganlaşıyor. Bunun sonucunda da gezegende o denli elinizi kolunuzu sallayarak dolaşamıyorsunuz. Kimsenin dinozoruna, deve kuşu üzere yaratığına kış demeden, kenardan köşeden sinsi sinsi gitmeniz gerekiyor bazen. Bunu başardığınızda görevlerinize odaklanabilirsiniz.
Görev Başlıyor!
Görevlerden birinde bizden bir fabrikayı devre dışı bırakmamız isteniyor. Fabrikaya girmek için tek seçeneğiniz var: havalandırma! Latife bir yana, ya saklı kanalizasyondan girebilirsiniz ya da ana kapıdan elinizi kolunuzu sallayarak. Bunun için sizi -en azından bir süre- yetkili üzere gösteren bir aygıta gereksiniminiz var. Sonrasında bina içinde hareket etmeye başlayabiliyorsunuz lakin her hareketiniz maskenizin müddetini azaltıyor. Bu bağlamda etrafta çok dolaşmadan amacınıza ilerlemenizde yarar var. Bir de tabi içerideki robot dostumuza dikkat etmeniz gerek. Kendisini kandırmak kolay olmayabiliyor.
Görevin bir sonraki kademesinde fabrikadaki vazifelileri yok etmeniz gerekiyor. Bunun için robotu hacklemeniz kâfi oluyor. Robotun biyolojik paklığı sonrasında arkadaşınız da yardıma geliyor ve artık ortalığı karıştırabiliyorsunuz. Her şey tamam ise yok etmeniz gereken karakter ile yüz yüze geliyorsunuz. Burada seçenekleriniz çok:
- Karakteri öldürüp başını fabrikayı yok etmek isteyen bayana götürmek ve mükafatı almak.
- Adam ile işbirliği yapıp sizi bu vazifeye gönderen bayanı öldürmek!
- Her ikisi ile de konuşup barıştırmak.
Son unsur kulağa biraz sıkıntı geliyor. Aslında biz de kolay olduğunu söylemedik. Evet, son husus için diyalog yeteneğinizin düzgün olması gerekiyor. Aksi takdirde çuvallayabilirsiniz. Buradaki ana tema oyuncuya mümkün olduğu kadar çok seçenek sunmak. Bunu oyunun birçok kısmında göreceksiniz esasen.
İşte demo tam da burada sona eriyor. Seçiminizi Ekim’de oyun çıkınca yapabileceksiniz. Yeniden de buraya kadar olan kısmı izlemekten hayli keyif aldığımızı söyleyebiliriz. Oyunun içinde yer alan kara mizah ögelerini de çokça bulabileceğiniz görüntüyü aşağıdan izleyebilirsiniz.
Oynanışa atlamak isterseniz 04:30’da başlıyor.
