Sistem, acil bir durumda bir uçuşu otomatik olarak yönlendirebilecek. Otomatik sistem en âlâ havaalanına (hava alanı kuralları ve hava durumu üzere faktörleri kullanarak) bir uçuş yolu seçmekle kalmayıp, tıpkı vakitte hava trafik denetimi ve bir havayolunun operasyon merkezi ile irtibat kurabiliyor. Böylelikle pilotlar sıkıntı durumdaysa, uçak tekrar de inançlı bir biçimde inebilecek.
Buna nazaran DragonFly, sensörler ve bilgisayar görüş algoritmaları kullanarak rastgele bir piste otomatik olarak inebiliyor. Pilotlar, hava trafik denetiminin müsaadesini eşlik eden bir uygulamada kullanılabiliyor ve rehberlik ipuçlarına çeviren teknoloji sayesinde havalimanlarında taksi yaparken bile otomatik sistemden yardım alabiliyor. Bu sistem sürat denetimine yardımcı olabilir ve pilotları manilere karşı uyarabilir. Mürettebat gerçek uçuşa hazırlanmak için daha fazla vakit harcayabilir.
Airbus, uçuşları otomatik olarak yönlendirebilen pilot takviyesi test ediyor
Test şimdiye kadar bir A350-1000 şov uçağı ile sonluydu. DragonFly’ın seri üretime geçmesi biraz vakit alabilir ve düzenleyicilerin (ABD’deki Federal Havacılık Yönetimi gibi) kullanımını onaylaması gerekecek.
Yine de bu, otonom uçuş sistemlerinin nereye gittiğine dair ipuçları veriyor. Büsbütün kendi kendine uçan uçaklar uzun müddet daha gelmeyecek olsa da kriz anlarında dahi çok az müdahale gerektiren uçaklar görebilmemiz yakın. Bu tıpkı vakitte inişin güç olduğu havaalanlarına (Yeni Zelanda’nın Wellington Havaalanı gibi) yapılan uçuşların artmasına ve taksiyle ilgili gecikmelerin en aza indirilmesine de yardımcı olabilir.
