Üniversitenin Gelişmiş Yapılar ve Kompozit Merkezi (ASCC), dünyanın en büyük 3D yazıcılarından birini kullanarak, büsbütün biyo-bazlı gereçlerden yapılmış birinci 3D konutu yarattı. 3D baskılı meskenler üretmenin bir yolunu bulmak, son yıllarda birçok kişinin denediği bir zorluk. Bugüne kadar ise birden fazla tahlil, beton yahut kil ve ahşap çerçeveleme üzere klasik inşaat formüllerini içeriyordu. Fakat ASCC’nin “BioHome3D”si farklı.
600 metrekarelik bu prototipte 3D baskılı yerler, duvarlar ve sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen ağaç lifleri ve biyolojik reçinelerden yapılmış bir çatı bulunuyor. Mesken ayrıyeten büsbütün geri dönüştürülebilir ve montajı için şantiyede haftalar ve aylar süren inşaat mühleti gerekmiyor. Merkez, BioHome3D’yi 3D olarak yazdırdıktan sonra sadece yarım günde kurdu. Daha sonra bir elektrikçinin meskene elektrik için kablo döşemesi yaklaşık iki saat sürdü.
ASCC, BioHome3D’nin uygun fiyatlı meskenler inşa etmek için gereken gereç ve personelliği azaltarak konut derdinin giderilmesine yardımcı olabileceğini öne sürüyor.
Yok artık! 3D yazıcıdan 600 metrekarelik konut bastırdılar!
ABD’deki konut düşüncesi pandemiden ve onunla birlikte gelen tedarik zinciri problemlerinden çok daha evvel başlamış bir sorun. Brookings Enstitüsü’nde bir araştırmacı, mevcut konut meselelerinin, sakinlerin mahallelerinde daha fazla konut inşa etme teşebbüslerini engellemelerine müsaade veren kısıtlayıcı imar maddelerine ve arazi kullanım düzenlemelerine dayandırılabileceğini söylüyor. Öbür bir deyişle, konut krizi teknolojik bir sorun olmaktan çok politik bir sorun.
Yine de bu, teknolojinin konutları güzelleştirmede oynayacak bir rolü olmadığı manasına gelmiyor. Betonun temel bileşeni olan çimento, çok büyük bir karbon ayak izine sahip. 2018 itibariyle, materyalin global üretimi, yıllık sera gazı emisyonlarının yaklaşık %8’ine denk geliyor ve tüm havayolu sanayisinin ürettiğinden daha fazla kirliliğe sebep oluyor.
